Süt Gerçekten Sağlıklı Bir İçecek Mi?
Kliniğimizde takip ettiğim ve eleminasyon diyeti uyguladığım hastalarımın en çok itiraz ettiği gıdaların başında süt ve süt ürünleri gelmekte. Hastalarım diyet listelerindeki karbonhidrrat yasaklarına itiraz etmezken, süt ve süt ürünlerini yasakladığım zaman şaşırarak tepki veriyor, ‘’ama hocam süt sağlıklı neden yasaklıyorsun?’’ diye sıklıkla soruyorlar. Peki süt gerçekten sağlıklı mı?
Toplumumuzda sütün sağlıklı bir içecek olduğu yönünde yaygın bir inanış hakim. Acaba süt, toplumun inandığı kadar sağlıklı bir gıda mı? Klinikte takip ettiğim danışanlarımın büyük bir çoğunluğundan
‘’Çocuğumun boyu uzasın diye bol bol süt içiriyorum, kemikleri güçlensin diye süt veriyorum, kemik erimem olmasın diye hergün mutlaka bir bardak süt içiyorum’’ gibi cümleler duymaktayım. Bunun üzerine sütle alakalı genel bir bilgilendirme yapmak istedim…
Süt aslında bu kadar masum bir gıda değil. Neden mi?
- Sütte Bulunan Hormonlar
Süt memeli hayvanların, kendi yavrularının ihtiyaçlarını karşılamak ve onların sağlıklı bir şekilde büyümesini sağlamak üzerine meme bezlerinden salgılanan bir sıvıdır. Her hayvan yavrusunu beslemek için kendi yavrusuna özgü süt üretir. İnek buzağı için, koyun kuzu için, keçi oğlak için, insanda bebeği için süt üretir.
Anne sütü gerek bağışıklığımız gelişmesi için, gerek sıvı içeriğiyle bir bebeğin ihtiyaç duyduğu sıvı mikatarının dengelenmesinde, gerekse büyümek için ihtiyaç duyulan her bir makro ve mikro besinleri içermesiyle çok kıymetli bir besindir. Ancak anne sütü haricinde kalan diğer hayvanların sütleri bu kadar kıymetli midir?
‘Buzağı değilseniz ineğin sütünü içmemelisiniz’’ dediğim her hastamın gözleri faltaşı gibi açılıyor. Çünkü her canlının sütü sadece kendi yavrusu içindir. Örneğin insan sütünde beta laktoglobulin yoktur fakat inek sütünde yüksek miktarda bulunmaktadır. Bir buzağı rahatlıkla beta laktoglobulini sindirebilirken, biz insanlar insan bu laktoglobulin’i sindiremiyoruz ve bağırsak floramızı bozarak bağırsak geçirgenliğine sebep olabiliyor, alerji gibi durumlarla karşı karşıya kalabiliyoruz.
Özellikle yetişkin insanların, hiçbir canlınıncsütünü içmemesi gerekir. Çünkü süt canlıların yavrusunu büyütmek için ürettiği bir sıvıdır ve büyüme hormonları (IGF-1) barındırır. Yetişkin olmuş ve büyümesi tamamlanmış bir kişinin süt tüketmesi özellikle meme, prostat, kolon kanseri ile ilişkili bulunduğu bir çok makale vardır. Aynı zamanda süt tüketimi sonucu kanda IGF-1 artmasıyla vücutta inflamasyon markerlarıda artmaktadır. Yani erişkinlerin inek sütü içmesi büyüme faktörlerini arttırarak başta kanser hücreleri olmak üzere yağ ve kas hücrelerimizde de büyümeye neden vererek obezite ile sonuçlanabilmektedir.
Diğer taraftan sütün içeriğinde bulunan hormonlar çocuklarımızın da hormon reseptörleriyle etkileşime girerek, çocuklarımızın olması gerekenden daha erken bir sürede ergenliğe girmesine sebebiyet vermektedir. Toplumumuzda ‘
’puberte prekoks’’ dediğimiz erken ergenliklerin arkasında yatan en önemli sebeblerden bir tanesi çocukluk çağında ‘’sağlıklı’’ diyerek çocuklarımıza kontrolsüz bir şekidel içirdiğimiz inek sütleri olabilir.
Laktoz
Süt; içeriğinde
laktoz adı verilen bir şeker barındırır. Vücudumuzdaki laktaz enzimi ise laktozu parçalayarak sindirilmesini sağlar. Çocuk yaşlarda vücudumuzda daha fazla laktaz enzimi bulunduğu için sütü, çocuklar erişkinlere göre daha rahat sindirmektedir. Ancak yaş ilerledikçe vücutta üretilen laktaz düzeyi azalır ve insanlar süt şekerini yani laktozu parçalayamaz hale gelir. Bunun sonucunda ise
laktoz intoleransı gelişir.
Dünya’daki insanların ise %65’inde laktaz enzimi doğuştan üretilememektedir ve doğuştan laktoz intoleranslıdır. Ayrıca SIBO, H.pylori ve bağırsak inflamasyonu gibi durumlarda da laktaz enzimi üretilemediği için laktoz intoleransı gelişebilmektedir.
Süt ve süt ürünleri tüketimi sonrası sizde de şişkinlik, hazımsızlık, gaz, beyin sisi, ishal veya kabızlık gibi şikayetler oluşuyorsa, laktoz intoleransınız var diyebiliriz. Bu şikayetler sütün kendisi tüketildiğinde daha şiddetli olurken, süt ürünleri tüketiminde daha az görülmesinin sebebi, süt fermente olduğunda yani kefir, yoğurt veya peynir haline geldiğinde içeriğindeki laktoz parçalandığındandır. Bundan dolayı fermente süt ürünlerinde laktoz intoleransına bağlı şikayetler daha az görülmektedir.
Bir diğer taraftan inek sütünün laktoz içeriği, keçi ve koyun sütüne göre daha yüksektir. Doğal olarak laktoz intoleransı olan kişilerin peynir ve yoğurt tercihlerini keçi/koyun sütünden elde edilen ürünlerle sağlaması ‘’laktoz intoleransına’’ bağlı şikayetlerin daha az görülmesini sağlayacaktır.
KAZEİN
Buğday ve yulaf gibi tahılların ana omurgasını oluşturan proteini
‘’gluten’’ olarak tanımlarken, sütün ana omurgasını oluşturan proteinleri de
‘’A1 beta kazein’’ ve
‘’A2 beta kazein’’ olarak adlandırmaktayız. A1 beta kazeinin sindirimi çok daha zordur ve sindirildiğinde beta
kasomorphin-7 adındaki morfin benzeri bağımlılık yapan bir madde oluşturur. Bu madde sindirim sisteminde inflamasyon, beyin sisi, gaz, şişkinlik ve eklem ağrılarına neden olabilir. A2 beta kazein ise keçi sütünde bulunur ve sindirimi daha kolaydır.
Peki ne yapalım?
Bebeğinizin sağlığı ve gelişimi için en önemli süt, anne sütüdür. Anne sütünden ayrıldıktan sonra çocuklarınıza başka hayvanların sütünü vermeyin fakat fermente süt ürünlerini histamin alerjileri yoksa verebilirsiniz. Özelikle de keçi sütünden yapılmış kefir, peynir ve yoğurt alerjik özelliği düşük sağlıklı tercihler olacaktır.
O zaman gelelim süt ürünlerine:
Tereyağı: Yüksek oranda yağ asitlerinden oluşur. Laktoz ve kazein içeriği ise çok düşüktür. Bu yüzden hafif hassasiyeti olan kişiler tereyağını çok rahat tolere ederler ama hassasiyetiniz yüksek ise tereyağı yerine tereyağını kaynatarak köpüğünü toplayarak yapılan sade yağ kullanmanızda fayda var.
Çünkü sade yağ laktoz ve kazein içermemektedir.
Yoğurt ve kefir: Özellikle ev yapımı yoğurt ve kefiri süt ürünlerinin en sağlıklı halleri diyebiliriz. Yoğurt üretimi sütün bakteriyle fermentasyonu sonucu olur. Kefir ise hem bakteri hemde maya fermentasyonu sonucu oluşur. Kefir ve yoğurt üretilirken fermentasyon sonucu laktoz parçalanır ve sindirimleri kolaylaşır. Kefir içerisinde yoğurda göre çok daha fazla probiyotik bakteri bulunmaktadır. Birçok çalışma kefirin anti inflamatuar olduğunu da göstermektedir ama kefir girdiği fermentasyon sonucu en çok histamin içeren süt ürünüdür. Bu nedenle histamin alerjisi olanların da kefir tüketmesini önermeiyoruz.
Kliniğimizde takip ettiğimiz özellikle alerji ve otoimmun şikayetleri olan hastalarımızın diyetinden neden süt ve süt ürünlerini çıkarttığımızı anlatmak istedim.
Sevgiyle kalın.
Uzm.Dyt.Yeşim Çolak