Dünya Sağlık Örgütü, 2020-2030 yıllarının önceliğini ‘sağlıklı yaşlanma’ olarak belirlemiştir. Bu noktada ‘Mavi Bölgeler’ ve ‘Mavi Bölge Diyeti’ kavramları merak edilmeye başlanmıştır. Mavi Bölge kavramı ve Mavi Bölge Diyeti hakkında genel bilgilendirme niteliğindeki derlememi aşağıda bulabilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim.
Yaşam ömrünü etkileyebilecek faktörler değiştirilebilir ve değiştirilemez faktörler olarak ikiye ayrılır. Genetik değiştirilemez faktörlerin başında olup, yaşam tarzı ise en önemli değiştirilebilir faktörlerden biridir. Araştırmalar, yaşam tarzının genetikten daha fazla rol oynadığını göstermektedir. Bu bilgiden yola çıkarak bilim insanları, sağlıklı yaşlanmanın altında yatan mekanizmayı daha iyi anlamlandırabilmek adına uzun ömürlülük oranı yüksek olan toplumların yaşam tarzlarını (beslenme, fiziksel aktivite, amaç duygusu, stres yönetimi, inanç ve aile bağları vb.) incelemişlerdir.
Mavi Bölgeler işte tam da burada ortaya çıkan bir kavramdır. Bu kavram, yaşam ömrünün 100 yıldan daha fazla olan insanların popülasyonunun yüksek olduğu bölgeleri ifade etmektedir. Dolayısıyla Mavi Bölgelerde yaşayan insanların yaşam tarzının incelenmesi bize değiştirilebilir risk faktörlerini gözlemlemek açısından önemli bir ipucu sunmaktadır. Mavi bölgeler olarak nitelendirilen bölgeler; İkaria (Yunanistan), Loma Linda (Kalifornia), Nicoya (Kosta Rika), Okinawa (Japonya), Sardunya (İtalya)’dır.
Hareketli Yaşam Tarzı: Mavi Bölgelerde yaşayan insanlar, yapılandırılmış yüksek yoğunluklu egzersizlerden ziyade, günlük rutinlerinde aktif yaşamı benimsemişlerdir. Aktif yaşama örnek olarak, merdiven inme/çıkma, bahçe işleri, yokuş inme/çıkma, ev temizliği gibi aktiviteler verilebilir. Fiziksel olarak aktif olmak, insan metabolizmasında inflamasyonu azaltması üzerinden yaşlanma karşıtı etki gösterdiği bilimsel araştırmalarla gösterilmiştir.
Yaşam Amacı: Fiziksel aktivitenin yanısıra Mavi Bölgeler’de yaşayan insanların psikolojik refahının yüksek olması da yaşlanma karşıtı faktör olarak belirlenmiştir. Kronik stres, telomer kısalması ve oksidatif stresin artması yoluyla yaşlanmayı hızlandırmakta ve hücresel ölümün artmasına katkıda bulunmaktadır. Bu bölgelerde yaşayan insanlar; öğle uykusu, dua ve meditasyon uygulamaları, toplumsal bütünlük ve güven ortamı sayesinde streslerini azaltırlar.
Başarılı Stres Yönetimi: Stres, yaşlanmaya neden olan en önemli faktörlerden biri olan kronik inflamasyona neden olur. Özellikle bitkisel temelli besinler (sebzeler, meyveler, kurubaklagiller, kuruyemişler vb.) antiinflamatuar ve antioksidan öğelerden zengindir. Bu tür bir beslenme şekli inflamasyonu elimine etmek açısından yardımcıdır.
Bitkisel Temelli Beslenme: Bitkisel temelli besinlerin antioksidan ve antienflamatuar öğelerden zengin olduğundan bahsetmiştim, aynı zamanda anti-kanserojen ve yaşlanma karşıtı öğeler de içerirler. Oksidanlar, vücudun olağan çalışması sırasında ortaya çıkan ve eğer doğru yönetilmezse yaşlanma dahil birçok sağlık sorununa yol açabilen öğelerdir. Antioksidanlar ise bu oksidanları nötralize ederek olumsuz etkilerini engelleyen maddelerdir. Antioksidandan zengin besinler, yaban mersini, karadut, böğürtlen, kırmızı üzüm, kivi, domates, kurubaklagiller, kuruyemişler vb. olarak örneklendirilebilir.
Toplumsal Güven ve İnanç: Mavi bölgelerde yaşayan insanların aile bağlarının çok kuvvetli olduğu ve toplumsal olarak güçlü bir güven ortamının olduğu gözlemlenmiştir. Bilimsel çalışmalar, yüksek sosyal ağlara sahip olan bireylerin demans (bunama), depresyon ve kalp damar hastalıklarına yakalanma riskinin daha düşük olduğunu bildirmektedir.