Vücudun doğal işleyişi sürecinde salgılanan dopamin, duygusal tepkilerin kontrolünde rol oynar. Metabolizma tarafından doğal olarak üretilen bu kimyasal madde, beyne sinyaller ileten bir nörotransmitterdir. Dopamin her ne kadar çok fazla telaffuz edilse de çoğu kişinin detaylı bilgi sahibi olmadığı bir kavramdır. Ancak eksikliği veya fazlalığı ciddi sorunlara yol açar. Dolayısıyla sağlıklı bir yaşam beklentisi içerinde olan kişiler tarafından mercek altına alınması gerekir. Peki, dopamin nedir? Ne işe yarar, eksiklik ve fazlalığında riskler nelerdir?
Kendinizi çok iyi hissediyorsanız bunda dopamin seviyelerinizin payı büyük. Beyinde doğal olarak salınan bu kimyasal madde hem beyniniz hem sağlığınız için çok önemlidir. Çünkü sinir hücrelerinin birbirine mesaj göndermesini sağlar. Yani hareket ve ödül mekanizmasında rol oynar. Bu açıklamadan sonra dopamin nedir? sorusunu kısaca metabolizmamızda “ödül” ve “hoş deneyim” sunan bir beyin kimyasalı olarak açıklayabiliriz.
Bir kişinin kendini motive, memnun ve zevk duyar hissetmesi bu kimyasala bağlıdır. Bir iş başarıldığı veya sevilen bir aktivite yapıldığı zaman beyin tarafından doğal olarak salgılanmaktadır. Dolayısıyla kendinizi iyi hissettiğinizde vücudunuzda o an dopamin salgılandığı anlamına gelir. Mesela seks, güzel bir yemek yeme, para kazanma ve tatil yapma vb. gibi kişiyi mutlu eden hoş deneyimler, beyne kişinin mutlu olduğu mesajını iletir. Yani özetle bu bir pekiştirme ve ödül döngüsü şeklinde işlev görür.
Beynin merkezindeki bir sinir grubu tarafından salgılanan bu kimyasal, beynin diğer bölümlerine mesajları iletir. Yaşanan zevk duygusu sayesinde kişi bu ödülü daha fazla almak ister. Dolasıyla kendine bu duygu ve hissi veren olguyu yeniden daha fazla yaşamak ister. Alkol ve birçok yasa dışı madde bu kimyasalın salgılanmasını artırdığı için ise tekrar tekrar alınmak istenir. Sonucunda da bağımlılık oluşur.
Substantia nigra, ventral tegmental bölge ve beynin hipotalamusunda üretilen bu kimyasal madde mesajların beynin farklı bölgelerine iletilmesinde hayati rol oynar. Bunun yanında salgılanmasına neden olan aktivite veya ilacın içeriğine göre miktarı değişir. Ayrıca iletim seviyesi ödülün verdiği haz duygusuna göre de farklılıklar gösterir. Beyindeki hareket ve ödül düzenlemesinde rol oynayan bu kimyasal, kişinin gönüllü hareket etmesini sağlar.
Öğrenme, bellek, uyku, rüya görme gibi işlevlerde de rol oynayan dopamin bunu prolaktin üretiminin inhibisyonunu sağlayarak yapar. Beyin içsel veya dışsal nedenlerle bir ödül beklentisinde bulunduğunda bu kimyasal salgılanır. Yani özetle bu zevki yaşayacağını bilmek bile salgılanması için yeterlidir. Mesela çok sevdiğiniz bir tatlıyı yediğinizi düşünmek bile salgılanmasını sağlar. Kişi o ihtiyaç veya isteğinin gerçekleşmesi için harekete geçer. Böylelikle ödül ve pekiştirme döngüsü işler. “Dopamin ne işe yarar?” diye sıralayacak olursak;
Sinyal taşıyıcı olan dopamin kişinin kendisini iyi hissetmesini sağlayan vücudun fiziki fonksiyonlarında da rol oynar. Sindirim, kan akışı, strese cevap, pankreas fonksiyonları, ağrının algılanması, kalp ve böbrek fonksiyonları bunlar arasındadır. Bunun yanında tek başına etki göstermez, adrenalin ve serotonin hormon ve nörotransmitterleri ile işlev görür.
Vücutta her hormon ve kimyasalın tartışılmaz yarar ve fonksiyonları vardır. Dolayısıyla gerekli seviyelerde salgılanması sağlıklı bir yaşam için şarttır. Bu kimyasal maddenin seviyelerinin gereğinden az olması eksiklik olarak tanımlanır ve salgılayan sistemin fonksiyon bozukluğundan kaynaklanır. Mesela bu kimyasalın az salgılanması Parkinson hastalığına neden olur. Bu, hayatı olumsuz yönde etkileyen çok ciddi bir hastalıktır. Seviyelerinin eksik olması farklı nedenlerden olabilir. Bu nedenler arasında yaygın olarak bilinenler:
Farklı nedenlerle ortaya çıkabilecek dopamin eksikliği fark edilir edilmez, tedavi edilmelidir. Çünkü aynı Parkinson gibi şizofreni, dikkat eksikliği ve hafıza sorunları gibi çok ciddi seyreden sağlık sorunlarına neden olabilir. Sonradan tedavisi imkansız karmaşık bir hâl alabilir.
Uykusuzluğunuzun nedeninin dopamin eksikliği olabileceğini biliyor muydunuz? Aslında basit bir uyku sorunu olarak algılanan bir sorun bile metabolizmanın işlev bozukluğu nedeniyle yaşanabilir. Bunun yanında tedavi edilmezse kronik ve çok ciddi hastalıklara neden olabilir. Bu yüzden altta yatan neden tespit edilmeli ve düzeltilmesine yönelik uygun tedavi teknikleri uygulanmalıdır. Ayrıca sağlıklı yaşam alışkanlıkları geliştirerek de sorun çözülebilir. Dopamin eksikliği gösterdiği belirtiler ile tespit edilir. Bu belirtiler arasında yaygın olarak görülenler şunlardır:
Normalde mevsim geçişlerinde çoğunluğun yaşadığı bu durumlar aslında dopamin eksikliği nedeniyle olabilir. Bu yüzden kişinin uyanık olması ve belirtilerin süresini takip etmesi gerekir. Uzun süren belirtilerden sonra ise mutlaka bir uzmandan yardımcı alınmalıdır. Aksi taktirde uzun vadede tedavi edilemeyecek düzeyde bir hastalığa neden olur. Dolayısıyla yaşamı çekilmez kılar.
Vücut metabolizmasında bir işlev bozukluğu beraberinde ciddi sorunlar doğurabilmektedir. Mesela bu hormonun eksikliği yukarıda sıraladığımız belirtilere neden olurken bunlar depresyon semptomları ile benzerlikler gösterir. Bu yüzden ilk etapta ayrıştırması zor olabilir. Sık görülen belirtiler yanında ayrıca GÖRH (gastroözofageal reflü hastalığı) nedeni de bu kimyasalın eksik salgılanması olabilmektedir. Ayrıca sık geçirilen zatürre atakları da aynı şekilde bu hormonun eksikliğinin bir sebebi olarak ortaya çıkar.
Genetik bir bozukluk sonrası ortaya çıkabilir. Ana risk faktörü, çocuğun ebeveynlerinin genetik yapısıdır. İki ebeveynde mutasyona uğrayan SLC6A3 geni varsa çocukları da bu geni alır ve dolayısıyla kalıtsal olarak hastalığa sahip olur. Bunun sonucu olarak, yaşam riski içeren akciğer enfeksiyonları dahil farklı solunum yolu hastalıklarına karşı risk taşırlar. Bu yüzden tespit edilir edilmez tedavi edilmesi önemlidir.
Şayet altta yatan neden genetik veya tedavi gerektirmeyecek düzeyde ise bu hormonun eksikliği bazı yaşam alışkanlıkları geliştirerek önlenebilir. Yapılabilecekler arasında;
Düzenli egzersiz, kaliteli uyku ve dengeli beslenme gibi sağlıklı yaşam alışkanlıkları geliştirme birçok hastalıkla mücadele gibi dopamin eksikliğinde de yardımcı olabilmektedir. Ancak altta bu kimyasalın salgılanmasını sağlayan metabolizmanın fonksiyonlarını bozan bir durum yoksa. Böyle bir durum söz konusu ise kesinlikle uzman tarafından bir tedavi planı yürütülmelidir.
Her konuda büyüklerin dediği gibi bir şeyin “azı karar fazlası zarardır”. Bu hormonun fazla üretilmesinde de aynı durum söz konusudur. Nasıl ki eksikliği bazı sorunlara neden olabiliyorsa fazlalığı da aynı şekilde hastalık ve olumsuzluklara neden olabilmektedir. Bunun yanında hareket ve ödül döngüsünde rol oynayan dopaminin fazla olması bağımlılık gelişmesine neden olur. Aşırı hareketlilik, aşırı neşe, halüsinasyonlar vb. daha birçok durumun altındaki neden de bu maddenin fazlalığı olabilir.
Aşırı düzeyde salgılanması ya da beynin bazı bölümlerinde diğerlerine göre daha fazla veya az bulunması kişinin dürtülerinin zayıf, agresif ve rekabetçi olması ile ilişkilidir. Bu durum mesela DEHB (dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu), kumar, zararlı madde bağımlılığı veya tıkınırcasına yeme gibi olumsuz alışkanlıklara sebep olabilmektedir. Yani kendinizi durduramayacak tarzda tıkanırcasına yemek yiyorsanız bunun nedeni bu kimyasalın seviyelerinin yüksekliği olabilmektedir. Tabi bu durum beraberinde kilo ve farklı sağlık sorunları demektir. Bu yüzden tespit edilerek tedavi edilmesi önemlidir.
Aşırı hareketli ve neşeli olmanızın nedeninin dopamin fazlalığı olabileceği hiç aklınıza geldi mi? Genelde pozitif ruh hali olarak tanımlanan bu durum aşırıya gittiği takdirde yüksek risk alan bir kişi haline gelirsiniz. Çünkü yüksek bir dopamin seviyesi; daha fazla risk almaya, bağımlılık yapan davranışlara ve zihinsel bozukluklara yol açabilir. Biri size "adrenalin bağımlısı" dediyse veya kişisel mottonuz genelde "daha fazlası, bu bana yetmez" ise siz de dopamin fazlalığı yaşıyor olabilirsiniz. Bunu bazı belirtilerden tespit edebilirsiniz ancak çoğu zaman bir uzman yardımı gerekir. Bu kimyasalın seviyelerinin yüksek olduğunu gösteren belirtiler arasında;
Dopamin; açıkladığımız gibi ruh hali, uyku, öğrenme, hafıza, odaklanma yeteneği ve motor kontrolde rol oynar. Bu kişinin bir nevi “motivasyon molekülü”dür denilebilmektedir. Mesela sabah yola çıkmanıza ve gün boyunca yapılması gerekenleri başarmanıza yardımcı olur. Bunun yanında beyninizin zevk-ödül sisteminden sorumludur ve bağımlılıklarda ayrılmaz bir faktördür. Herhangi bir beyin kimyasalında olduğu gibi doğru miktarda dopamine sahip olmak da önemlidir. Aksi takdirde belli başlı sorunlara neden olabilmektedir.
Zihinsel sağlığın bir göstergesi olan dopamin seviyeleri genel sağlık göstergesi olarak önemli bir değerdir. Ancak yüksek olması her zaman bir sorun olduğu anlamına gelmez. Şayet yapılan testler sonrası seviyeler olması gerekenden fazla ise ancak bir belirti ve şikâyet yoksa endişelenmeniz gerekmez. Mesela yüksek seviyelerde iseniz ve bu sizi başarılı kılıyor, yaşama sevincinizin yüksek kalmanızı sağlıyorsa bu bir sorun değildir. Ancak bu aşırı derece ise ve sizi olup olmayacak risklere atıyorsa bu durumda kontrol altına alınması ve detoks yapılması şarttır.
Dopamin bağımlılığı teşvik eden yönü ile de üzerinde durulması gereken bir durumdur. Şayet alkol veya zararlı madde alışkanlıkları olan bir kişiyseniz bu kimyasalın salgılanmasında sorunlar yaşanıyordur. İşte bağımlılıktan kurtulmak için de bu beyin nörotransmitterinin seviyelerinin takip edilmesi gerekir. Uzman tarafından belirlenen ilaç veya farklı yaklaşımlar ile dopamin seviyeleri düşürülerek neden olduğu sorunlarda da çözüme ulaşılabilmektedir.
Yetersiz salgılanan dopamin anksiyete, yorgunluk ve uyku düzensizlikleri gibi sorunlara neden olur. Bunun yanında fazla olması da bağımlılık, porno eğilimi gibi dürtü bozuklularına neden olabilmektedir. İşte böyle bir durumda dopamin detoksu yapılması gerekir. Bu detoks yani arınma uygulamasındaki temel amaç sizin zihnen ve fiziksel olarak daha güçlü olmanızı sağlamaktır. Bunu da normal seviyelere ulaştırarak yapar.
Sizi mutlu eden ve haz almanızı sağlayan alışveriş, sevdiğiniz yemeği yemek veya tatil beyinde bu kimyasalın salgılanmasını sağlar. Sürekli aynı şeyleri yapmak istemeniz bazı durumlarda bağımlılık ve yüksek risk almanıza neden olur. İşte bu durumda aşırı riske girmenizi sağlayan alışkanlıkları yapmamanız gerekir. Bu da detoks ile beyne haz veren aktivitelerden kaçınmanız ile olur. Böylelikle bu olay veya durumlardan uzaklaşılarak bu kimyasalın daha az salgılanmasıyla sağlanır.
Protein açısından zengin besinlerin tüketilmesi bu nörotransmitterin yükselmesine neden olur. Detoks ile bu besinlesin alımı azaltılarak da seviyelerin gereğinden fazla artması önlenebilmektedir. Mesela yumurta, tavuk, sığır eti, muz, avokado ve badem gibi besinlerin aşısı tüketilmesi seviyelerin artışında etkilidir. Ayrıca D vitamini, omega-3 ve zerdeçal da artışa neden olan besinler arasındadır. Yapılacak olan detoks ile kişinin diyetinde bu besinlere çok fazla yer vermemesine de özen gösterilmesi gerekmektedir. Böylelikle yapılan detoks sonrası kişinin bu kimyasalı salgılanmasına neden olan olay, alışkanlıklar ve beslenme şeklinden de daha az etkilenmesi hedeflenir.
İnsan beyninde yapılan görüntüleme çalışmalarına göre bağımlılık ve uyuşturucu kullanımı ile bu hormonun ilişkisi kanıtlanmıştır. Kötüye kullanılan maddelerin pekiştirici etkileri beyinde salgılanan nörotransmitterin yükselmesine neden olur. Aynı zamanda bireyleri bu maddeyi alması için harekete geçirir.
Bağımlılık tanımına göre bireyin bir maddenin zararlı etkilerini ve sonuçlarını bildiği halde onu sürekli yeniden kullanmak istemesidir. Bu maddeler beyinde ödül güçlendirme etkileri yaratır ve kişiyi madde alması için motive eder. Kumar, nikotin, kokain, opiyatlar ve alkol bu maddeler arasındadır. Kişi bu maddeyi aldığı an dopamin seviyeleri yükselir ve haz alır. Dolayısıyla sürekli almak ister. Ancak maddenin verdiği etki geçtikten sonra ise seviyeler olması gerekenin altına düşer. İşte bu eksikliğin tamamlanması için ise sürekli olarak o maddeyi alma isteği uyandırır kişide.
Kötüye kullanılan maddenin verdiği etki geçtiği zaman oluşan dopamin eksikliğinin vücut tarafından tamamlanması gerekir. Beyne bu sinyaller verilir ve bu eksikliği tamamlamak için sürekli olarak madde alınmaktadır. Bu nedenle kişinin vücudu zamanla o maddeye tolerans geliştirir. Dolayısıyla tolerans düzeyi artıkça o maddeye olan ihtiyacı da daha fazla artar. Bu durum aynı zamanda sadece o maddenin verdiği haz kaynaklı değildir. Amigdala, dopamin uyarısına karşı daha hassas bir hale gelir ve kişi daha çok etkilenmektedir.
Bilindiği gibi zevk, hayatta herkesin ihtiyaç duyduğu bir duygudur. Ancak bazı durumlarda bize zevk veren belirli faaliyetlere çok fazla odaklanırsak bu bizim kontrolden çıkmamıza neden olabilir. Bu durum, bağımlılığa yol açar ve potansiyel olarak sorunlara neden olur. Böyle bir duruma maruz kalmamanız için dopamin bağımlılığından kurtulmanız gerekir.
Biorezonans terapi bağımlılıktan kurtulmanız ve detoks yapmanız için etkin bir terapi tekniğidir. Özellikle Koşuyolu Rezonans gibi işinin ehli uzmanlar tarafından uygulandığında ise sizi bu sorundan kurtarabilir bir potansiyele sahiptir.
Evet, dopamin gibi ilaçlar uzun süreli kullanımı bağımlılık riskini artırabilir. İlaçların sürekli kullanımı, beyindeki dopamin seviyelerini artırarak, beyin bu maddeden doğal olarak üretme yeteneğini kaybedebilir. Bu, ilacın kullanımının sonlandırılması durumunda ortaya çıkan abstinens belirtilerine neden olabilir. Bağımlılık riski, kişinin dozajı, kullanım süresi, geçmişteki uyuşturucu kullanımı gibi faktörlere bağlı olarak değişebilir.
Dopamin hangi bitkilerde var?Bazı bitkiler dopamin gibi etkileyici maddeler içerebilir, ancak bu maddelerin etkisi ve güvenliği henüz tam olarak anlaşılmamıştır. Ginkgo biloba, macuna pruriens (velvet bean), mucuna pruriens (velvet bean), rhodiola rosea, bacopa monnieri gibi bazı bitkiler, dopamin benzeri maddeler içerebilir.
Beyin neden dopamin üretmez?Beynin, dopamin üretmemesinde birçok faktör sorumlu olabilir. Bunlar şunlar olabilir: Genetik faktörler, beyin hasarı, nörolojik hastalıklar (ör. Parkinson hastalığı), ilgisiz beslenme veya vitamin eksikliği, stres, uyuşturucu veya alkol kullanımı, depresyon veya anksiyete bozuklukları.
Dopamin ne hissettirir?Dopamin beyinde bulunan bir nörotransmitterdir ve mutluluğu, motivasyonu, ödül davranışlarını ve dikkati tetikler.